Hukuki bir konuda yardıma ihtiyacınız varsa, bizimle iletişime geçebilirsiniz.
+90 546 506 22 86Sağlık Hukuku , sağlık hizmeti talep edenler ile bu hizmeti sunanlar arasında ki ( sağlık hizmeti veren kişi, kurum, kuruluşlar, hasta) ilişkileri düzenleyen bir hukuk dalı olmanın yanında aslında daha kapsamlı olarak bunların devletle olan ilişkilerini de düzenlemektedir. Bu çerçevede ,sağlık hukuku karma bir hukuk dalı olarak karşımıza çıkmakta ve içerisine medeni hukuk, anayasa hukuku, ceza hukuku, idare hukuku , ticaret hukuku gibi hem özel hukuk hem de kamu hukuku nitelikli hukuk dallarına özgü kuralları da almaktadır.
Sağlık hukuku alanında çok sayıda düzenleme bulunmakla birlikte Anayasada yer alan bazı ilkeler aslında sağlık mevzuatının da temelini oluşturmaktadır. Örneğin ;Anayasada kişilerin yaşam hakkı ve dolayısıyla sağlık hakkı temel bir anayasal hak olarak karşımıza çıkmaktadır. Anayasanın ‘Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması’ başlığını taşıyan 56. maddesi de herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu düzenlemektedir. Bireylerin anayasal güvence altına alınmış en temel haklarından biri olan ‘Sağlık Hakkı’ ve ‘Sağlıklı yaşam hakkı’ herkes için aynı ölçüde , eşit şartlarda hizmet alma hakkına sahip olan insanlar arasında hiçbir ayırım gözetilmemesini ifade eder. Bu sebeple hasta hakları temelde , sağlık hizmetlerinin olması gereken çağdaş standartlarda , bilimsel ilkeler ve deneyimler doğrultusunda sunulması ve teşhis edilen hastalığa en uygun tedavinin uygulanmasında tıp biliminin ortaya koyduğu normların uygulanmasında titizliğin gösterilmesi konularında şekillenmiştir.
Tıbbi müdahale , tıp mesleğini icraya yetkili bir kişi tarafından , doğrudan veya dolaylı tedavi amacına yönelik olarak gerçekleştirilen her türlü faaliyeti ifade etmektedir.Bu faaliyetler, en basit teşhis ve tedavi yöntemlerinden , en ağır cerrahi müdahaleleler( ameliyat) kadar uzanır.
Dolayısıyla tıbbi müdahale yetkili kişi tarafından tıp biliminin kurallarına göre yapılan teşhis , tedavi ve koruma faaliyetlerini kapsamaktadır.
Tıbbi müdahalenin hukuka uygunluğundan söz edebilmek için esas itibariyle şu koşulların gerçekleşmesi gerekir : Tıbbi müdahalenin varlığı ,hastanın(ilgilinin) rızasının bulunması, kişinin somut olaydaki tıbbi müdahaleye yetkili olması, tıbbi müdahalenin dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun bir biçimde yerine getirilmesi
Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları 13. Maddesi malpractice kavramını ; Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi ‘hekimliğin kötü uygulaması’ anlamına gelir , şeklinde tanımlamıştır.
Dünya Hekimler Birliği tanımına göre malpractice ise ; ‘hekimin tedavi sırasında standart , güncel uygulamayı yapmaması , beceri eksikliği veya hastaya tedavisini vermemesiyle oluşan hasardır, şeklinde ifade etmektedir.
Malpractice kavramı , yanlış tedavi uygulamasını ifade eder. Bu durum teşhis, tedavi, bakım ve bakım sonrası dönemde gelişen ve hastanın sağlık durumuna, hayatına doğrudan etki eden istenmeyen sonuçları meydana getirir.
Hatalı tedavi borçlar hukuku kapsamında bir haksız fiil ve sözleşmeye aykırılık teşkil eder. Yargıtay bu konuda yerleşmiş uygulamaları ile özel hastanelerde hasta ile doktor arasında bir vekalet ilişkisi kurulduğunu kabul eder. Bu noktada doktor hatası ya da hastane personeli,cihaz vb. sebebiyle zarar gören hastanın hem doktordan hem de varsa doktorun bağlı olduğu hastaneden maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır.
Hekim hatası hastanın ölümüne sebep olmuşsa bu durumunda TCK 85.maddedeki taksirle ölüme sebebiyet verme suçu oluşacaktır.
Malpraktis sonucunda ölüm gerçekleşmemiş ancak hastada sağlık sorununa sebep olmuşsa o zaman da TCK 89. Maddede yer alan taksirle yaralama suçu meydana gelecektir.
Özel hastanede uygulanan hatalı tedavi nedeniyle hastane ve hekime karşı tazminat davası doktor ile hasta arasında kurulduğu kabul edilen vekalet ilişkisinin bir sonucu olarak tüketici mahkemelerinde açılmalıdır.
Kamu kurumu niteliğindeki devlet hastanesi veya üniversite hastanelerine karşı açılacak tazminat davalarında ise idari yargı görevlidir.
Bu çerçevede ;
© Copyright 2024 FURTUNA HUKUK ve DANIŞMANLIK Tüm Hakları Saklıdır.